27 Sep
27Sep

Savaşlar, patlamalar, deprem, sel gibi doğal felaketler, cinsel ya da fiziksel saldırılar, tecavüz veya işkence, kazalar, çocuklukta yaşanan istismar öyküsü, aile içi şiddet, yaşamı tehdit eden bir hastalığın tanısı almak, tehlikeli bir olaya tanık olmak gibi zorlayıcı ve kişinin baş etme sistemlerini aşan olaylar ruhsal açıdan travmatik olaylardır. Ancak her yaşanılan sıkıntı verici olay ''ruhsal travma'' olarak değerlendirilmez. Bunun için olayın niteliği ile birlikte olaya ilişkin verilen tepkiler de önemlidir.


Yaşanılan bir olayın ''ruhsal travma'' olarak adlandırılabilmesi için;


  • Kişinin; gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, ağır bir yaralanma gibi kendisinin ya da başkasının fizik bütünlüğüne karşı bir tehdit olayını yaşamış veya böyle bir olaya tanık olmuş olması
  • Bu olay karşısında korku, çaresizlik ya da dehşete düşme tepkileri vermiş olması gerekir.


Buna göre insanın ileri yaşta bir yakınını bir süredir devam eden hastalığı sonrasında kaybetmesi ruhsal açıdan daha az travma edici etkiye sahip olurken, bir yakınını beklenmedik biçimde –örneğin trafik kazasında- kaybetmesi daha fazla travmatik etki yaratmaktadır.


Her travmatik olay tüm bireylerde aynı sonucuna neden olmaz. Travmanın şiddeti, genetik yatkınlık ve aile öyküsü, bireyin ruhsal dayanıklılığı ve stresle başa çıkma kapasitesi, sosyal destekleri, toplumun travma ve sonrası olaylara karşı bakış açısı ve beklentileri, travmanın birey için anlamı ve travmatik yaşantının tekrarlayıcı nitelikte olması gibi faktörler, travmayla karşılaşan kişide ileride psikopatoloji gelişip gelişmeyeceğini belirler.Toplum içinde ruhsal travmaya yol açan olaylar çok yaygındır. Araştırmalar her iki kişiden birinin bu tür olaylarla hayatında en az bir kere karşılaştığını göstermektedir. Bununla birlikte ruhsal travmayla karşılaşma ihtimali herkes için eşit değildir. Suç oranının yüksek olduğu yerlerde yaşayanlar, polisler, itfaiye personeli olanlar korkutucu olaylarla daha sık karşılaşırlar.


TRAVMA İLE İLİŞKİLİ PSİKİYATRİK SENDROMLAR


Travma çok çeşitli psikiyatrik belirti ve hastalıklara yol açabilir. Akut Stres Bozukluğu, Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), Travmatik Yas, Depresyon, Somatoform Bozukluklar, Alkol-Madde Kullanım Bozuklukları, Anksiyete Bozuklukları, Psikotik Bozukluklar travmatik olaylardan sonra en sık karşılaşılan psikiyatrik bozukluklardır.


Yaşanan bu sorunlar kişinin iş, sosyal yaşantısında bazı aksaklıklar yaşamasına neden olmakta ve toplumsal uyumunu olumsuz yönde etkilemektedir.


Travmalardan sonra en sık rastlanan psikolojik sorunların başında Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) gelir. TSSB genel toplum çalışmalarında %1-14 arasında görülür. Kadınlarda TSSB erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülmektedir.


TSSB diğer psikiyatrik hastalıkların sıklıkla eşlik ettiği (komorbid bozukluklar) bir bozukluktur. TSSB olan hastaların %80’ ninde başta depresyon olmak üzere diğer psikiyatrik hastalıklar görülür. TSSB 'ye en sık eşlik eden hastalıklar arasında Panik Bozukluk, Sosyal Fobi, Somatoform Bozukluklar, Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları sayılabilir.


Eşlik eden bozuklukların olması, daha önce çocukluk çağında travmatik olaylara maruz kalmak TSSB' nin seyrini olumsuz yönde etkiler. Bununla birlikte travma sonrasında olayın etkilerinin devam etmesi, travma sonrasında yeterli fiziksel ve psikolojik desteğin sağlanamaması TSSB riskini arttırır. Tedavi edilmeme, yetersiz tedavi TSSB 'nin kronikleşmesine neden olabilir. Kronikleşen bozukluk kişinin iş, aile ve sosyal hayatını bozarak kişi ve toplum için olumsuz sonuçlar meydana getirebilir.


Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmış ise ruhsal etkiler de o kadar fazla ve uzun süreli olur. Örneğin depremde enkaz altında kalanlar kalmayanlara göre, yakınını kaybedenler kaybetmeyenlere göre daha fazla ruhsal sorun yaşarlar. Bunun dışında travma sırasında yaşanan korkunun derecesi de önemlidir. Örneğin kaza anında çok fazla korktuklarını, hiçbir şey düşünemeyip donup kaldıklarını söyleyenler arasında, TSSB oranları daha yüksektir.


TSSB BELİRTİLERİ


TSBB belirtileri 3 grupta toplanır.


1. Yeniden yaşama (Hatırlama):

Kişinin travmatik olayla ilgili anılarını hatırlaması sık görülür. Olayla ilgili görüntüler ve sesler onları düşünmek istemediği halde kişinin aklına gelebilir. Hatırlanan bu anılar, kişiyi rahatsız ederek çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama gibi belirtilere ve fiziksel tepkilere yol açabilir. Bazen kişi olayları yeniden yaşıyor gibi hissedebilir. Örneğin gerçekte bir sarsıntı olmadığı halde kişi sallandığını hissedebilir ve bir tehlike olmadığı halde bulunduğu alandan kaçmaya çalışabilir.


2. Kaçınma:

Kişi olayı hatırlatan yer, durum, konuşma, hatta duygu ve düşüncelerden uzak durmak için özel çaba sarf eder. Olayı hatırlamak büyük bir acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur.

Travma yaşamış kişilerde bazen olayın ayrıntılarını unutma durumu görülebilir. Genellikle olayın en üzücü veya acı verici bölümleri unutulur veya çok güçlükle hatırlanır. Bu durum “olayı düşünmek istememek” ten farklıdır ve kişi hatırlamak istediği halde hatırlayamaz.

Ruhsal travmalardan sonra insanlardan uzaklaşma sıklıkla görülebilir. Travmatik olaya maruz kalmış kişiler “Benim yaşadıklarımı kimse anlayamaz” şeklinde düşünebilir. Bu kişilerin duygularında körelme olur, sevinç ve üzüntü hissedemeyebilirler. Bazen kendilerine yardım etmeye çalışanlara öfke duyabilirler, bazı kişiler sadece aynı travmayı yaşamış kişilerle görüşüp, diğerleriyle ilişkiyi kesebilirler. Aynı zamanda bu bireyler bir geleceği kalmadığını düşünerek gelecekle ilgili planlar oluşturmazlar. Daha önce zevk aldığı etkinliklere karşı ilgilerinde azalma görülür.


3. Aşırı uyarılma:

Ruhsal travmadan etkilenmiş kişiler kendilerini sürekli tetikte hissedebilirler. Kaçınılan olay her an tekrar olacakmış gibi geldiği için davranışlarını bu ihtimali düşünerek şekillendirirler ve bu konuda aşırı tedbirli davranırlar. Örneğin istemeden de olsa girdikleri binanın sağlam olup olmadığını anlam için çatlağı var mı diye kontrol ederler. Yolda yürürken üstüne devrilmesinden korktuğu için direklere yaklaşmazlar. Tehlikeler konusunda abartılı tedbirler alabilirler.

Ani ses ve hareketlerde irkilme veya yerinden sıçrama gibi tepkilerin verilmesi aşırı uyarılmanın bir diğer göstergesidir. Kapı çarpması, yüksek sesle konuşma, birinin aniden odaya girmesi gibi beklenmedik durumlar kişinin yerinden sıçramasına ve uzunca sürebilen bunaltı belirtilerine (çarpıntı, terleme, titreme, nefes daralması) yol açar.

Uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlük sıklıkla görülür. Travmayla ilgili korkular nedeniyle uykuya dalmak saatler sürebilir, normalde uyandırmayacak seslerle kişi kolayca uyanabilir.

Bununla birlikte kişi bir işe dikkatini verme ve yoğunlaşma durumunda zorluk yaşayabilir.


TSBB ÇEŞİTLERİ

1.Akut Stres Bozukluğu

Olaydan sonra ki ilk bir ay içinde bahsedilen belirtilerin bir kısmı görülür ve bir ay içinde kaybolursa bu durum Akut Stres Bozukluğu olarak değerlendirilir.


2.Kronik TSSB

Eğer tanı koyduracak belirtiler 3 aydan uzun sürerse Travma Sonrası Stres Bozukluğu kronikleşmiş demektir ve bir tedavi arayışına girilmelidir.


3.Gecikmeli TSSB

Belirtiler stres etkeninden 6 ay sonra başladığında bu durum gecikmeli TSSB olarak değerlendirilir.

Çocuklarda travmaların yeniden yaşanması farklı biçimlerde olabilir. Örneğin travmatik olayla ile ilgili kabuslar farklı tehlike ögelerinden kaynaklanıyor (canavar, dev) gibi yaşanabilir. Çocuklarda travmayı tekrarlı biçimde yaşama, daha çok oynanan oyunlar esnasında görülebilir. Karın ağrısı, baş ağrısı gibi birçok somatik yakınmalar olabilir. Tırnak yeme gibi davranışlar ortaya çıkabilir.


TEDAVİLER

Travma sonrası stres hastalığının tedavisinde hem ilaçların hem de psikolojik tedavilerin etkili olduğu bulgulanmıştır.


İlaç tedavileri

Bu tedaviler travma sonrası ortaya çıkan semptomlara yönelik olarak farklılaşır. Endişe, çaresizlik, dehşet duygularının da ha yoğun olduğu süreçler de benzodiazepinler ve beta-blokerler daha fazla tercih edilirken; karamsarlık, ilgilerin azalması, suçluluk duygularının yoğun olduğu süreçler de antidepresanlar tercih edilir.


Psikolojik tedaviler

Destek ve korku duygularının yoğun olduğu dönemlerde ‘destekleyici psikoterapiler’ tercih edilir. Bununla birlikte kullanılan bir diğer teknik Bilişsel-Davranışçı Psikoterapilerdir. Bu yöntem ile kişinin belirtilerinin sürmesine neden olan olumsuz düşüncelerin sağlıklı düşünceler ile değiştirilmesi amaçlanır. Ayrıca yapılan ‘davranışçı’ teknikler, korku nedeniyle kaçınma davranışlarının azaltılmasını sağlar.


Psikolojik tedaviler bu konuda eğitimi olan psikiyatr ve klinik psikologlar tarafından uygulanır.

Travma Sonrası Stres Hastalığı, kişiye ve ailesine büyük sıkıntı veren, ancak tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.

Travmalardan etkilenmiş birçok kişi hatalı düşünceler ile iyileşme sürecini sekteye uğratmaktadır. Bu durumlar:

  • Yaşadıklarının ruhsal bir sorun olduğunu bilmemek
  • Sorunların tedavi edileceğini bilmemek veya bu sürece inanmamak
  • Yardım aramayı ‘güçsüzlük, zayıflık’ göstergesi olarak değerlendirmek ve bu sebeple yardım aramamak
  • Yaşanan olayları unutmaya çalışmak
  • Olayları yaşanmamış gibi düşünmek ve olayla ilgili durumlardan kaçınmak
  • Umutsuz ve çaresiz hissetmek
  • İnsanlara güvenini kaybetmek
  • Zamana bırakarak tedavi olacağını düşünmek

Oysa ki bu sorunların hem psikolojik açıdan hem de ilaçla başarılı biçimde tedavisi mümkündür.

Bu sorunların farkına varıp, yardım aramak sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

Kendinizde veya yakınlarınızda travma ile ilgili ruhsal sorunlar gözlüyor iseniz, bu konuda uzmandan destek alabilirsiniz.





Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.