27 Sep
27Sep

Siz de diyete başladığınız ilk hafta tatlı krizlerine girerek haftayı bitiremeden diyetini bozanlardan mısınız? Yoksa stresli ve zor bir günün ardından rahatlamak, karşılanmadığını düşündüğünüz ruhsal ihtiyaçlarınızın yarattığı boşluk duygusunu bastırmak için atıştırma eğilimi gösterenlerden mi?

Öyleyse, aç olan yalnızca mideniz olmayabilir. Psikanalitik kuram çerçevesinde yeme tutumları, sadece fizyolojik ihtiyaçların bir sonucu olarak değil aynı zamanda yeterince doyuma ulaşmayan arzularımızın dışa vurumu olarak da kendisini gösterir.


Peki beslenme gereksinimi ile arzu arasında nasıl bir bağ vardır?

Bu kuruma göre yeme davranışının kökenleri erken dönem anne-çocuk ilişkisinden kaynaklanır. Bu dönemde cinsel etkinlik ile beslenme birbirinden ayrışmamıştır. İlk cinsel doyum, bebeğin annesi tarafından beslenmesi sonrasında gerçekleşir. Zamanla farklı ruhsal gelişim evrelerinin tamamlanmasıyla cinsel etkinlik ile beslenme birbirinden ayrışır.

Ruhsal gerçeklik bakımından cinsel arzular, cinsel bir dürtüden fazlasını oluşturmakla birlikte, erken dönem anne ve bebek ilişkisinde yaşanan sevgi, ilgi, şefkat, dayanak ve güven ilişkisini de kapsamaktadır.


Peki ya duygusal açlık nedir?

Duygusal açlık: Kendimizi yalnız, umutsuz, çaresiz ve stresli hissettiğimiz zamanlarda sevgi, ilgi, şefkat ve güven ihtiyacımızı karşılamak ve yaşadığımız ruhsal boşluğu sembolik anlamda doldurmak için gıdaların aşırı miktarlarda tüketilmesi durumudur.

Başka bir deyişle, tok olduğumuz halde yeme davranışını sürdürmemiz duygusal açlığımızın bir sonucu olabilir. Duygusal açlığımızı hangi durumlar tetikleyebilir?

  • İş değiştirmek
  • İşten atılmak
  • Çeşitli sağlık problemlerine sahip olmak
  • Duygusal birlikteliğin yaşandığı partnerden ayrılmak
  • Kişilerarası ilişkilerde çatışmalar yaşamak
  • Bir yakının kaybı ile o kayba ilişkin yas yaşantısı içinde olmak
  • İş yaşamında mobbinge maruz kalmak
  • Önemli miktarlarda maddi kayıplar yaşamak
  • Önemli bir projenin sunumuna veya bir sınava hazırlanmak


  Duygusal açlık ile nasıl baş edilebilir?

Başlangıç olarak hangi durumların sizi yeme tutumuna sürüklediğini tespit etmeye çalışabilirsiniz. Bununla ilgili olarak atılacak ilk adım o anda duygusal anlamda hangi sorunları yaşadığınızı saptamak olacaktır. Ardından bu sorunların giderilmesi için yaratabileceğiniz çözümleri düşünüp bunları uygulamaya çalışabilirsiniz. Bu çözümlerden biri, duygusal ihtiyacınızı ve beklentilerinizi uygun bir üslup ile ilgili kişiye ifade etmek şeklinde olabilir.

Fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarınıza ilişkin farkındalığınızı arttırabilirsiniz. Örneğin, ‘Şu anda aç olduğum için değil olumsuz duygularımı bastırmak için yiyorum ancak bu benim için geçici bir çözüm olacak’ şeklinde alternatif düşünceler oluşturmak aşırı yeme tutumlarınızın azalmasını sağlayabilir.

Ardından yürüyüş yaparak kendinizi mutlu etmeyi deneyebilirsiniz. Duygusal açlık krizi yaşadığınızda bulunduğunuz ortamdan uzaklaşarak açık havada 10-15 dakikalık yürüyüş yapmak duygusal açlığınızın azalmasında yardımcı olabilir.

Düzenli olarak spor yapmaya çalışmak, bir diğer alternatif çözüm yolu olabilir. Bu şekilde hem kendinizi daha mutlu hissedebilir hem de yemek yeme ihtiyacınızı azaltabilirsiniz.

Olumsuz duygularınızla baş etmek için arkadaşlarınız ile iletişime geçebilir, birlikte vakit geçirebilir, sinemaya gidebilirsiniz. Rahatlamak istediğinizde müzik dinleyebilir, kitap okuyabilir veya meditasyon yapabilirsiniz.

Tüm bu yöntemlere rağmen duygusal açlığınızın devam ettiğini düşünüyorsanız bu konuda ruh sağlığı uzmanları (psikiyatristler, klinik psikologlar ve psikolojik danışmanlar) ile beslenme ve diyet uzmanlarından destek alabilirsiniz.


Klinik Psikolog Özge Demirsu

Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.