Son yıllarda teknoloji ve sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar olaylarının her geçen gün arttığını görmekteyiz. Bu sorunlar çocuklarımızı bilinçlendirme konusunda neler yapabiliriz sorusunu da gündeme getirmektedir. Bu kapsamda bilmemiz gereken en önemli noktalardan biri cinsel eğitimin mahremiyet eğitim olmadığı ve mahremiyet eğitiminin 0-6 yaş döneminde ailede verilmesi gerektiğidir.
Mahremiyet Eğitimi Nedir? Niçin Gereklidir?
Mahremiyet eğitimi, cinsel eğitimden daha kapsamlı bir kavramdır. Cinsel eğitim, çocuğun kendi cinselliğini tanıması, gelişim sürecinde cinsellikle ilgili yaşayacağı fiziksel ve duygusal farklılıkları öğrenmesi yanında, anne babasına sorduğu cinsellikle ilgili soru ve cevapları kapsar.
Mahremiyet eğitimi ise cinsel bilgilerin yanında daha çok kendisinin ve diğer insanlarının özelinin/özel alanının farkına varması, sosyal hayatın içinde kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendisi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar koyması gibi bilgileri içerir.Ülkemizde cinsel tacize uğrayan çocuklar kendini koruyamamaktadır. Bunun en büyük sebebi ise mahremiyet konusunda çocukların saygı sınırlarını tanımamasıdır.
Saygı sınırlarının çizilmesi ve korunmasını engelleyen faktörler nelerdir?
“El alem ne der” düşüncesi
Günümüzdeki çocuk eğitiminde en büyük engel dış etkenler ve el alem baskısıdır. Çocuğuma bu şekilde davranırsam ‘el alem’ ne der kaygısı yüzünden yanlış tutumlar ve farklı baskılar çocuklara uygulanmaktadır.
Bu yanlış tutum ve baskılar, çocuklarınızın mutluluğu, psikolojik sağlığı, tercihleri ve en önemlisi geleceğini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocuklarınızın mutlu ve başarılı bir birey olması, hem kendi hem toplum sağlığı açısından son derece önemlidir. Dolayısıyla çocuklara verilen eğitimin temel noktası, başkalarının onayı olsun ya da olmasın çocuğunuzun sağlığını koruyan ve destekleyen tutumların sergilenmesidir.
Çocukların çocuksu davranışlarının baskılanması
Bir çocuğun kendini özgür hissedip istediği gibi hareket etmesi gereken ortam ev ortamıdır. Çocuklara sürekli “otur, dokunma, odana git” gibi uyarılarda bulunmak onları pasif konuma getirebilmektedir. Bu sebeple ebeveyn olarak sabırlı davranmak, çocukların çocuk gibi davranmasına izin verip, hareketlerini sınırlamamak en önemli görevlerden biridir.
Kalabalık ortamda öğüt vermek ve onun özelini anlatmak
Bir çocuğa verilen öğütün etkili olması için özel olarak anlatılması ve öğütün yargılayıcı ya da aşağılayıcı olmaması gerekir. Toplum içinde çocuğun özel olan bir anısını anlatmak ya da onu mahcup düşürmek benliğine bir saldırı olacaktır.Bu şekilde bir saldırıya maruz kalan çocuklar bir süre sonra sindirilmiş bir karaktere sahip olacak ve kendini savunma yetilerini kaybedecektir. Herkesin ona hakaret etme, yargılama, istemese de zorla işler yaptırma hakkı olduğunu zannedecektir. Ve bunun gibi etkenler bir araya geldiğinde istismara karşı bu çocuklar kendini savunamayacaktır.
Başkalarının meslekleri ile korkutmak
“Uslu dur yoksa hemşire/doktor sana iğne yapar”, “Eğer şu anda burada oturmazsan seni polise veririm” şeklindeki cümleleri çok sıklıkla duymaktayız.Bir yetişkin olarak yapılmak istenen çocuğun hareketlerini sınırlamak ve biraz rahat etmektir. Bu cümleler ile çocuklara kendisi istemese bile birilerinin zorla kötülük yapabileceği, izinlerinin olduğu hissi kazandırılmaktadır.
Çocuğu sürekli susturmaya çalışmak
Günümüzdeki en büyük hataların başında, çocukların sürekli olarak susturulması gelmektedir. “Sus, küçükler karışmaz/konuşmaz”, “Aaaa, ne kadar ayıp ağlanır mı?”, “Neden bağırıyorsun sanki bir şey yaptılar” tarzındaki ifadeler çocukların her zaman susması gerektiğini vurgulamakta ve haksızlık olduğunda ya da taciz gibi yakınlaşmalarda çocuğun kendini savunamamasına sebep olmaktadır.Bu yüzden çocuklar kendini savunmasına ve istemedikleri bir durumda çığlık atmasına izin verilmelidir. Susturmaya çalışıp onları sindirmek sadece tehlikeleri daha da yakınlaştırmaya sebep olacaktır. Çocuğu severken kullanılan kelimelere dikkat etmemekHer birey, çocukları severken bazı yakıştırmalar yaparak onlara sevgisini göstermek ister. Fakat kullanılan kelimelerin büyük bir titizlikle seçilmesi gerekmektedir.“Aşkım, sevgilim, annecim ve babacım” gibi kelimeler çok tehlikelidir. Hem çocuklarda kimlik karışıklığına sebep olmaktadır hem de mahremiyet konusunda herkesin çocuğa aşkım, sevgilim demesinin normal olduğunu düşünmesine sebep olabilmektedir. Bu kelimeler yerine “bebeğim, bir tanem, canım kızım/oğlum” gibi sevgi sözcükleri tercih edilmelidir.
Çocuklar “hayır” deme hakkını tanımamak
Çocuklara zorla bir şey aldırmak ya da yaptırmak istediğiniz zaman eğer istemiyorlarsa mutlaka “hayır” deme özgürlüğünü tatmalarına izin vermelisiniz.Kendisi istemediği halde ebeveyn olarak sizin zorla kabul ettirmeniz saygı duvarını yıkmanız anlamına gelmektedir ve mahremiyet eğitiminin temeli sarsılmaktadır. Bunun yerine çocuğunuza farklı alternatifler sunarak kendi tercihini yapmasına izin vermeniz önemlidir. Bu şekilde birey olarak bir saygınlığının olduğunu kavrayacak ve saygı sınırını hissedebilecektir.
Çocuğa mahremiyet eğitimi verirken anne baba olarak dikkat etmemiz gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
1. Özel Alan Tanımlama
Çocuğun kendi mahremini, özel alanını koruyabilmesi için öncelikle bu alanı çocuğa tanımlamak gerekir.Vücudun kişiye özel olan bölgeleri, bu bölgelerin gizlenmesi gerektiği çocuğa iki yaşından itibaren yavaş yavaş anlatılabilir. Bu alanın başkalarından gizlenmesi, anne-baba ve doktorların bu bölgeye dokunurken bunun gerekçesini belirtmeleri ve bu bireyler dışında kimsenin bu alanlara dokunmaması gerektiği çocuklara aktarılmalıdır.
Çocuk için tanımlanan özel alan aynı zamanda anne-babanın da özel alanıdır. Çocuk anne babasının bu alanları görmek istediğinde aile izin vermemeli, bu alanların kişiye özel olduğunu belirtmeli ve kimseye gösterilemeyeceğini anlatmalıdır.
Cinsel organlar anne-baba üzerinden değil, çocuğun kendi cinsel organları ya da kitaplar üzerinden öğretilmelidir. Çocukta “özel alan” kavramının oluşabilmesi için, 3 yaşından itibaren çocuklar çırılçıplak olarak evde veya ev dışında bulunmamalıdır. Çocuğu küçük yaştan itibaren çocukları başkalarının yanında giydirmemek, altlarını değiştirirken bile bir başka odaya götürmek çocuğun mahremiyetine saygıyı gösterir.
Özellikle dört-beş yaşından sonra banyo yaparken anne baba ya da kardeşlerle birlikte değil, sadece çocuğu banyo yaptırmak ve banyo sırasında iç çamaşırı ile yıkamak, iç çamaşırı çıkarırken ve temizlerken gözleri kısarak ya da başı hafif yana çevirerek o alana saygı gösterdiğimizi hissettirmek çocuklarda mahremiyet duygusunun gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Yedi yaşından sonra banyoda çocukların kendi mahrem alanlarını kendi temizlemelerine fırsat verilmelidir.Sağlıklı bir mahremiyet duygusu açısından çocuğun başkalarının önünde elbiselerini çıkarmaması, giyinip soyunmaması gerektiği ayda birkaç defa tekrar edilerek çocuğa hatırlatılmalıdır. Tabi ki anne-babanın da çocuğun görmeyeceği bir alanda giyinip-soyunması da çocuğun bütüncül bir mahremiyet duygusu geliştirmesi açısından önemlidir.Bu şekilde yapıldığında çocuk, kendi özel alanını korumayı, başkalarının da özel alanlarına dokunmamayı ve bakmamayı öğrenecektir.
2. Çocukların Fiziksel Temas Alanının Belirlenmesi
Her çocuk kollarını açtığında çevresinde bulunan 25-30 santimetrelik bir alanı belirleyerek bu alanın kendilerine özel olduğunu bilmeli ve kendini bu alanda güvende hissetmelidir.
Kendi çocuğunuzu öpmek istediğiniz zaman bile onunla göz hizasına gelerek 25 cm. uzağında durup “Seni öpebilir miyim?” şeklinde izin almanız gerekmektedir. İzin alındıktan sonra da çocuk dudaktan, boyundan ve kalça bölgelerinden öpülmemelidir.
Çocuklar, böylece “Ben izin vermezsem kimse bana dokunamaz” duygusunu kazanır.
3. Çocuğun Cinsel Organını Sevgi Objesi Yapmama
Küçük çocuklar, cinsel organlarına dokunularak sevildiğinde hem mahremiyet ihlali yapılır hem de çocukta ‘başkalarının özel alanlarını kullanılarak onlara şaka yapılabileceği’ inancı gelişir. Ayrıca çocukları cinsel organlarını konu ederek sevmek, onları kendilerini kötü niyetli yabancılardan korumak konusunda etkisiz kılabilir. Çocuk, bir başkası özel alanına dokunmak istediğinde bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunun ayrımını yapamayabilir. Bu sebeple bezlemek, pişik kremi sürmek ve temizlemek durumlarında bile abartıya kaçmamak, bu bölgeleri aşırı baskı uygulayarak silmemek, çocuğun cinsel organlarıyla oynamamak gerekir. Çocuğun cinsel organlarını şaka konusu yapmak, göstermesini istemek ve dokunmaya çalışmak çocukların ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceği gibi cinsel kimlik gelişiminde bir takım olumsuz durumlara yol açabilir.
4. Tuvaletin Kapısını Kapalı Tutması Gerektiğini Anlatmak
Çocukların iki yaşında tuvalet alışkanlığını kazanması, en geç dört yaşında tuvalet sonrası temizliklerini yapmayı öğrenmesi beklenir. Anne-baba bu dönemleri dikkate alıp çocuğa tuvalet eğitimi verebilir. Eğitimin bir parçası olarak tuvalette yalnız olunması, başkalarının göreceği şekilde tuvaletini yapmaması gerektiği çocuğa anlatılabilir. Çocuk oturarak (lazımlık) kullanıyorsa, bu oturak evin ortak kullanım alanlarına konmamalı, tuvalet ya da banyoda kullanılmalıdır.
3-4 yaşından sonra lazımlık yardımı ile çocukların tuvalette tek başına bırakılması gerekmektedir.
Kapı kesinlikle kapalı tutulmalı ve çocuk yardım isterse ona destek olunmalıdır ve tek yardımcı anne veya bakım veren olmalıdır.
5. Odanıza İzin Alarak Girmesi Gerektiğini Öğretme
Çocuklara dört-beş yaştan itibaren anne-babanın odası kapalı ise odaya kapıyı çalarak ve izin alarak girmesi gerektiği öğretilmelidir. Çünkü bu oda anne-babanın özel alanıdır ve özel alanlara girişte izin alınır. Çocuğun odasına girerken kapısının çalınması çocuğa iyi bir model oluşturacaktır. Odaya izinsiz girdiğinde çocuğa, “Odamızda giyiniyor olabiliriz, bu yüzden kapı kapalı ise tıklatıp izin alarak içeri girmelisin” şeklinde açıklama yapılabilir.
6. İlkokulla Birlikte Özel Alan Tanımlama
Çocuklar iki yaşla birlikte yavaş yavaş bağımsızlığını kazanır ve kendi başına yemek yemeye, yolda kendi başına yürümek istemeye başlar. Bu dönem gelişim olarak da çocuğun odasının ayrılabileceği bir zamandır. Ancak yalnızlık, anneden ayrılma, karanlık gibi konularda aşırı duyarlı ve kaygılı olan çocuklar için uzman yardımı ile yatak ayrımına gidilmelidir.Birlikte aynı yatakta yatan kardeşlerin yatakları dört-beş yaşından itibaren ayrılabilir. Kız ve erkek kardeşlerin ilkokul dönemiyle birlikte odaları ayrılmalıdır. Çünkü beraber bulundukları odada, giyinip soyunurken, yatarken, temizlenirken birbirlerinin özel alanını ihlal edebilirler.
Çocukların kıyafet ve aksesuarlarının, yaşlarına ve cinsiyetlerine uygun olmasına, giysilerinin mahrem bölgelerini ön plana çıkarmamasına dikkat edilmelidir. İlkokul dönemi ile birlikte çocuklar için evde bir yer belirlenip, çocuğa özel eşyalarını buraya koyabileceği söylenebilir. Onun bu özel alanını anne-babanın izin alarak kullanması çocuğun özel alan düşüncesini pekiştirir.
Ergenlik dönemi ile birlikte gençler, kilidi olan daha güvenli özel alanlar talep edebilirler. Ergenler yalnız kalmak, vücudunu anne babasından gizlemek isteyebilir ve çocukluk dönemine göre daha utangaç olabilirler. Onların bu taleplerini normal karşılamak, özel alanlarına izinsiz girmemek, telefonlarını karıştırmamak, günlüklerini okumamak doğru bir davranış olacaktır.
7.Özel Alan İhlallerine Tepkinizi Belli Etme
Çocukla birlikte gezerken veya televizyon izlerken karşımıza mahremiyet ihlali içeren durumlar çıkabilir. Böyle durumlarda çocuğun duyacağı şekilde mahremiyet ihlali yapan kişiye tepki belli edilebilir. Örneğin televizyon sahnesinde arkadaşının mahrem alanına dokunan kişiye seslice kızılabilir. “İnsanların özel yerlerine dokunulmaz” gibi cümlelerle tepki belli edilebilir. Böylece çocuk anne-babanın tepkilerini modelleyerek mahremiyet ihlallerine karşı duyarlı hale gelir. Çünkü çocuklar anne-babalarını model alarak daha kolay öğrenmektedirler.
Anne Babanın taciz ve benzeri durumları engellemede yapması gerekenler:
Tüm bu tedbirleri alınmasına rağmen çocuk gelip anne babaya ya da güvendiği birine ona birisinin kötü dokunduğunu veya baktığını söylerse “Sana öyle gelmiştir” demeden “Anlıyorum. Bu konuda gerçekten kendini kötü hissetmiş olmalısın. Bu konuyu halledeceğim. Bana bunu söylediğin için aferin.” diyerek gerekli tedbirler alınılmalı.
Verilen bu eğitim ile çocuklar kendi özel alanını bilir ve bu alanını korurlar. Aynı şekilde başkalarının özel alanlarına da saygı gösterirler. Bu sayede çocuğa, ailesi ve çevresi tarafından kişilik gelişimi açısından sağlıklı bir ortam sunulmuş olur.